Haber

Nazım Hikmet’in 122. doğum günü Tarabya’da anıldı

Dünya şairi Nazım Hikmet, 122’nci yaş gününde Türkiye’den ayrıldığı son toprak parçası olan Tarabya’da sabah erken saatlerde anıldı. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve Nazım aşıkları mavi gözlü dev için Tarabya Oteli önünde bir araya geldi. Temsili tekneden denize karanfil atan Nazım severler, Jehan Barbur ve Türkü Akbayram’ın müziklerini seslendirdiği, Nebil Özgentürk ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in de konuk olduğu “Serhan Asker’le Muhteşem Anılar” programına konuk oldu.

Uzun yıllar memleketinden uzak kalarak sıla hasreti çeken, 17 yılını demir parmaklıklar ardında geçiren ve Moskova’da sürgündeyken hayatını kaybeden Türk edebiyatının usta ismi Nazım Hikmet, Sarıyer Belediyesi ve Nazım Hikmet Kültür iş birliğiyle düzenlenen etkinlikle anıldı. Vakfı 122’nci yaş gününde. Tarabya sahilini dolduran Nazım aşıkları, mavi gözlü dev için Türkiye’den ayrıldığı son kara modülünden denize karanfil bıraktı. Yaşadığı baskılar nedeniyle 1951 yılında memleketini terk etmek zorunda kalan Nazım için düzenlenen anma etkinliği, Halk TV’de canlı yayınlanan “Serhan Asker’le Muhteşem Anılar” programıyla devam etti.

SARIYER HALKI NAZIM’A HOŞGELDİNİZ

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Nebil Özgentürk, Türkü Akbayram ve Jehan Barbur’un da yer aldığı Muhteşem Anılar programında Serhan Asker ile Nazım için müzik ve şiirler okundu. Sarıyer halkının her yıl 15 Ocak’ta Nazım’la kucaklaştığını belirten Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, “Her 15 Ocak’ta Tarabyalı Nazım ustayı üzüntüyle uğurluyorduk. Tarık Akan’la her 15 Ocak’ta buluşuyorduk. Bu vesileyle, Değerli sanatçımızı anmak isteriz.”Ben istiyorum. Vatanını bu kadar seven bir insan nerede ölürse ölsün kendi toprağına kavuşturulmalıydı. Şu anda çok önemli bir mezarlıkta ama onu asıl mutlu edecek şey kendi memleketinde, kendi topraklarında olmak olacaktır” dedi.

Pablo Neruda’nın Nazım Hikmet için yazdığı “Nazım’a Bir Sonbahar Çelengi” ve “Bugün Pazar” şiirlerini seslendiren Lider Genç, şunları söyledi: “Vatanlarından, topraklarından uzakta, sürgündeki iki şair Pablo Neruda ve Nazım Hikmet buluşuyor. Varşova’da. Santiago ve İstanbul’da buluşmayı planlıyorlar.” “Söz veriyorlar ama yerine getiremiyorlar. İki şairi Tarabya’da heykelleriyle buluşturacağız” diye tamamladı.

Nebil Özgentürk’ün belgelediği bölümlerin de yayınlandığı program, Jehan Barbur’un söylediği türküyle sona erdi.

“HEPİMİZ NAZIM’I BİRLİKTE ANIYORUZ”

Nebil Özgentürk şunları söyledi:

“Katillere, katillere, hırsızlara af çıkarılır ama Nazım ve Nazım gibi düşünenler bu aftan yararlanamazlar. Nazım 1951’de hapisten çıkınca onu askere çağırırlar. Öldürüleceğini düşünerek askere gitmeye karar verir. ülkeyi terk ediyoruz. Aynı zamanda o ruhu da soluyoruz. Nazım’ı sevmemek, ona hayran olmamak mümkün değil. Doğum günün kutlu olsun Nazım diyoruz. Küçük gibi şairlerin başlattığı bir etkinlikle Nazım’ı anıyoruz. İskender ve Sunay Akın tarafından desteklenen, daha sonra Sarıyer Belediyesi tarafından desteklenen ve Belediye Başkanı Şükrü tarafından muhteşemleştirilen Nazım, yıllardır uğruna acı çektiğimiz, milyonlarca sağcı, solcu ve davacı tarafından anılıyor. onun devrimcisi. Günün sonunda geriye kalan ise şiir ve sanattır.”

“NEFESİMİZ, ŞEVKİMİZ VE GÜCÜMÜZ OLARAK”

Jehan Barbur, “Bu ülkede sürgün yerlerimizi kendimiz seçiyoruz ve orada yaşıyoruz. Elimizi bırakmıyoruz ve bir şeyler anlatmaya devam ediyoruz. Nazım’la büyüdüm. Nazım gibi pek çok çalışmaya öncülük eden bir isimle büyüdüm. Dokunduğu, dokunduğu insanların hayat hikayeleriyle büyüdüm.Yazarken, çizerken “Ve bir şeyi anlatırken de susmamanızı tavsiye ederiz. Nefesimizle, heyecanımızla, gücümüzle elimizden geldiğince bununla gurur duyuyorum” dedi.

“KENDİMİ ŞANSLI HİSSEDİYORUM”

Konuşmasına “Nazım’la evimizin en değerli parçası olan ‘Balaban’ tablosuyla tanıştım” diyerek başlayan Türkü Akbayram, Nazım’a olan duygularını şu sözlerle dile getirdi:

“Bursa Cezaevi’nde çınar ağacının altına yaptığı bir tablo. Evimizdeki büyük kütüphanenin köşesinde Nazım kitapları vardı. O yüzden kendimi şanslı hissediyorum.”

“ÖLÜM TEHLİKESİ ALTINDAYDI”

Serhan Asker, “Nazım Hikmet ülkeyi terk ettiğinde sert eleştiriler aldı ama gitmekte haklıydı. Çünkü ölüm tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Sabahattin Aliler bu ülkede öldürüldü. Nazım Hikmet bu kıyıları hep özlemle izledi. Her yerde Varna’ya, Varşova’ya, Küba’ya gitti, “Dünyanın saygı duyduğu büyük bir şairdi” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu